Ariyet Nedir İslam’da?
Hadi gelin, bugünkü konumuz biraz farklı. İslam’da ariyet nedir, bunun üzerinde duralım. Bu kavramı duyduğunuzda, ilk olarak ne geldi aklınıza? Belki de siz de benim gibi “Ariyet mi? O da ne?” diye düşünüyorsunuz. Ben de tam bu aşamada İzmir’de bir kafede, kahvemi yudumlarken “Acaba bu yazıyı nasıl daha eğlenceli yapabilirim?” diye kafamda dönen soru işaretleriyle bu yazıyı yazıyorum.
Hadi gelin, birlikte bir keşfe çıkalım. Ariyet meselesini açalım ama tabii yine esprili bir şekilde.
Ariyet: Kısaca Kiralama
Evet, ariyet, Türkçeye Fransızca’dan geçmiş bir kelime. Şimdi, “kiralama” kelimesini duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Tabii ki arabalar, evler… Hani, “Aman, bu arabayı alırım, sonra geri veririm” falan gibi işler. Ama İslam’da ariyet meselesi biraz daha farklı bir boyutta.
Ariyet nedir İslam’da? diye soracak olursanız, İslam’da bir malın (genellikle bir eşyanın) geçici olarak ödünç verilmesi anlamına gelir. Yani, işin içinde kira değil, dostça bir “Al, kullan, ama geri getir” yaklaşımı var. Buradaki fark da işin manevi tarafıyla ilgili. Yani, sadece mal değil, aynı zamanda güven de ödünç veriliyor.
Örnek verecek olursam, ben bir gün arkadaşım Cem’e “Ya, bu bilgisayarımı bir hafta kullanmak istersen?” dedim. Cem de sevindi, “Tabii, ne güzel, teşekkür ederim” dedi. Burada aslında bir ariyet durumu yaşanmış olur. Hatta Cem bilgisayarı bana geri getirirken, “Vallahi çok sevdim ama geri veriyorum, senin olmalı” derse, işte o zaman ben de ona “Allah razı olsun” derim. Çünkü işin manevi yönü, malın kendisinden daha kıymetli aslında.
Ariyetin Dinî Yönü
Ariyetin İslam’daki yeri sadece “mal ödünç verme” meselesiyle sınırlı değil. Aynı zamanda güven ve karşılıklı saygı meselesidir. Bir kişi, ödünç verdiği malı, hiçbir şart koşmadan, sadece insanlık ve dostluk adına verir. Yani, burada “Bunu sana verdim, ama 3 hafta sonra geri getir, yoksa aramızda sıkıntı çıkar” gibi bir şey yok. Hatta, ödünç verilen şeyin zarar görmesi durumunda bile, veren kişi, geri alırken “Sıkıntı yapma, ne olacak ki?” diye yaklaşır.
Ariyetin bir başka güzelliği de, aslında insanları daha güvenli bir şekilde bir araya getirmesi. Düşünsenize, birisi size bir mal veriyor ve “Bunu güvenle kullan, ama geri getir” diyor. Bu ne kadar güzel bir yaklaşım değil mi? Beni sev, beni anla, sana güveniyorum.
Günlük Hayatta Ariyet: Bir İzmir Sahnesi
Bir gün, İzmir’in meşhur Konak Meydanı’nda, arkadaşım Ömer ile yürüyorduk. Ömer birden telefonunu çekmeye başladı. Tam o sırada, telefonunu ödünç almayı teklif ettim.
– Ömer, şu telefonunu verir misin, çekim yapacağım?
– Al tabii, ama geri getir ha!
– Aman, gönlüm var, geri getireceğim, bir sorun yok.
– Hah! Ama telefonum bir ariyet, dikkatli kullan!
Ömer’in bana söyledikleriyle birden aklıma geldi: “İslam’daki ariyet mantığı da işte böyle bir şey! Ne kadar güvenli, ne kadar saygılı bir ilişki!” O an, işin içine şaka katmaya başladım tabii, ama bazen böyle küçük anlarda, bir kavramın derinliğini fark etmek insanı düşündürüyor.
Kısaca: Ariyet, malını paylaşma gücüdür, ama sadece mal değil, güven de paylaşılır. Kimse malını verirken, “Bunu geri alırken sana 1 TL daha fazla vereyim” diye düşünmez. Bu, dostluk ve karşılıklı güven meselesidir.
Ariyetin Dini Boyutunda Çıkan Sorular
Evet, şimdi bu “ariyet” meselesine biraz da dini açıdan bakalım. Her şeyin bir dini boyutu olduğu gibi, ariyetin de bazı kuralları var. Öncelikle, ariyet akdi, karşılıklı rızaya dayalı bir iş olmalıdır. Malınızı veriyorsanız, bu, bir lütuf ve iyilik olarak yapılmalı, her iki taraf da buna razı olmalıdır. Eğer bir taraf, malı geri almak için zorlamaya kalkarsa, bu, doğru bir davranış olmaz.
Bir arkadaşımın “İslam’da ariyetin ne anlamı var?” diye soran bakışlarıyla karşılaştım bir gün. Dedim:
– Ariyet, dostça bir şey! Kimseye “Bu malı bana ver, geri alırken şöyle yap” demek, İslam’a uygun değil. Ama güvenli ve samimi bir şekilde yapılmalı.
– Yani, biraz da kalpten yapmalıyız yani?
– Aynen öyle!
Sonuç: Ariyet, İslam’da Güvenin Ta Kendisi
Ariyet, İslam’daki güven ve yardımlaşma anlayışının bir yansımasıdır. Ödünç verilen mal, sadece bir şey değil, aslında karşılıklı güvenin teminatıdır. Eğer bu ilişkiyi doğru kurarsak, ne kadar güçlü dostluklar ve güvenli bağlar inşa edebiliriz, değil mi? Çünkü İslam, sadece Allah’a değil, aynı zamanda insanlara da güvenmeyi öğütler. Ve her bir “ariyet” akdi, aslında bu güvenin bir yansımasıdır.
Şimdi, belki biraz gülümseyeceksiniz ama bir dahaki sefere arkadaşınıza telefon verirken, ona “Ariyet” diyerek verebilirsiniz. Hem anlamış oluruz, hem de biraz daha manevi bir bağ kurmuş oluruz. 🙂